• 15 Kasım 2023
  • Kağıthane Gündem
  • 40 Kişi Okudu
  • 0

stanbul’da 6 ila 24 saat arası aktarma süresi olan dış hatlar yolcularımız, ücretsiz TourIstanbul deneyimiyle İstanbul’u keyifle keşfetme imkânı buluyor. Üstelik bu kompakt ve kuşkusuz ufuk açan İstanbul turuna Türk mutfağından gurme lezzetler de eşlik ediyor. Bu yazıda turlardan ikisinin akışını kaleme aldık; Touristanbul deneyiminin tüm detaylarını “İlk tur” ve “İkinci tur” başlıkları altında, sizler için paylaştık.


İlk tur: İstanbul Havalimanı’nda buluşma

İstanbul Havalimanı
İstanbul Havalimanı’ndaki buluşma noktası.

Touristanbul’a katılmak ve İstanbul’u keşfetmek isteyen yolcuları bekleyen sekiz farklı tur programı var. Bu turlardan aktarma saatlerimize ve ilgi alanımıza uygun olanı seçtikten sonra, İstanbul Havalimanı’ndaki Hotel Desk’e gitmemiz yeterli oluyor. Touristanbul için önceden herhangi bir kayıt ve rezervasyon yaptırmamız beklenmiyor. Tur saatinde Hotel Desk’te bizi karşılayan rehberimizle birlikte tur otobüsümüze doğru yol alıyoruz. Saat 08.30, biraz yorgun olduğumuzdan yol boyu kestiriyoruz. Yaklaşık 45 dakikalık bir yolculuğun ardından Touristanbul’a hazırız, şehrin kalbinde, Tarihi Yarımada’dayız.

Türk kahvaltısı, çay, kahve ve Sultanahmet Meydanı

Sultanahmet Meydanı
Sultanahmet Meydanı, İstanbul.

Bizi epey heyecanlandıran gezimize başlamadan önce, ilk işimiz sıkı bir kahvaltı yapmak. Rehberimizle birlikte, otantik bir kahvaltı salonunda çeşitli kahvaltılıklar, çay ve kahve eşliğinde enerji topluyoruz. Yaklaşık 30 dakika süren kahvaltıda, farklı ülkelerden yolu İstanbul’a düşmüş diğer misafirlerle sohbet etme fırsatımız da oluyor.  Kahvaltımız bittiğinde sabah mahmurluğumuzu üzerimizden atmış ve keşfe çıkmaya hazır, rehberimizin ardı sıra yola çıkıyoruz. Touristanbul’un ilk adresinde, Sultanahmet Meydanı’ndayız. 

Dahil olduğumuz tur T04; yani sabah 08.30’da başlayıp akşam 18.00’e dek süren, tam günlük turu deneyimleyeceğiz. İlk durağımız Sultanahmet Camisi. 17. yy.’da Mimar Sinan’ın öğrencisi Sedefkâr Mehmet Ağa’ya yaptırılan cami, şehrin gözbebeklerinden biri. Duvarlarında 21 bin 43 adet muazzam İznik Çinisi’nin yer aldığı ibadethanenin zarafetine hayran kalıyor ve ikinci durağımız olan Hipodrom Meydanı’na doğru ilerliyoruz. 

Hipodrom Meydanı, Yılanlı Sütun ve Theodosius Dikilitaşı

hipodrom meydanı
Hipodrom Meydanı, Sultanahmet.

Başlıkta söz ettiğimiz üç yapı aynı alanda, birbirine yakın mesafelerde konumlanmış. Touristanbul rehberimiz her bir eserle ilgili önemli detaylar paylaşırken biz de bol bol fotoğraf çekiyoruz. Dönemin Alman İmparatoru Kaiser 2. Wilhelm’in Sultan 2. Abdülhamid’i ziyareti vesilesiyle inşa ettirilen Alman Çeşmesi oldukça zarif görünüyor. Birbirine dolaşmış üç piton yılanının tasvir edildiği bronz bir eser olan Yılanlı Sütun, bir Antik Yunan eseri ve 300’lü yıllardan bu yana İstanbul’da. Yılanlı Sütun’un hemen yanında, bir Antik Mısır dikilitaşı olan Theodosius Dikilitaşı bizi bekliyor. Dünyanın farklı coğrafyalarından izlerin bir araya geldiği meydandan pek çok yeni bilgi ve keyifle ayrılıyoruz. 

Türk-İslam Eserleri Müzesi 

Türk İslam Eserleri Müzesi
Türk İslam Eserleri Müzesi

Touristanbul’un bir diğer adresi, Türkiye’de Türk-İslam eserlerinin bir arada sergilendiği ilk müze olan Türk-İslam Eserleri Müzesi. Müze, Hipodrom Meydanı’nın sınırlarından birini oluşturuyor. El yazmalarından cam, taş ve toprak objelere İslam dünyasının nadir eserlerini bir arada gördüğümüz Türk-İslam Eserleri Müzesi, dünyanın en nitelikli halı koleksiyonlarından birini de barındırıyor. Türk günlük yaşamına dair etnografik eşyaların ayrıca görülebileceği müzenin avlusunda oldukça ferah bir de kafe var. Biraz gezdikten sonra mola alıyor, kahvelerimizi yudumlayıp avludaki kedilerle vakit geçirmeye karar veriyoruz. Bu sırada tur arkadaşlarımız eserleri incelemeye devam ediyor. Türk-İslam Eserleri Müzesi’ni gezdiğimiz sırada biraz acıktığımızı hissediyor, gezimizi tamamlayıp öğle yemeği için restorana geçiyoruz. 

Öğle yemeği, Topkapı Sarayı, Mısır Çarşısı

Topkapı Sarayı
Topkapı Sarayı, İstanbul.

Civarda bulunan otantik restoranlar arasında Touristanbul katılımcıları için seçilmiş olana girip soluklanıyoruz. Öncelikle çorbalarımız, ardından Türk mutfağının hatırı sayılır lezzetlerinden kebap çeşitleri geliyor soframıza. Karnımızı doyurduktan sonra ilk adresimiz Topkapı Sarayı olacak. Vakit kaybetmeden rehberimizle birlikte yola çıkıyoruz. İstanbul fethinin ardından Fatih Sultan Mehmet tarafından şehrin en güzide noktasına yaptırılan Topkapı Sarayı, yemyeşil ferah bir bahçeye sahip. Bilirsiniz, Osmanlı Devleti 600 yıllık tarihinin önemli bir bölümünde Topkapı Sarayı’ndan yönetilmişti. Yerli ve yabancı pek çok turistin ilgiyle gezdiği sarayda, rehberimiz önce önemli bilgiler aktarıyor, ardından bizi gönlümüzce gezebilmemiz için serbest bırakıyor. Touristanbul’un bu ayağında saraydaki turumuzu tamamladıktan sonra Mısır Çarşısı’na ilerleyecek, kısa ama doyurucu İstanbul turumuzu sonlandıracağız. Mısır Çarşısı’nın baharat kokuları o andan itibaren burnumuza gelmeye başlıyor.

Mısır Çarşısı

İstanbul’un en eski ve önemli kapalı çarşılarından Mısır Çarşısı’nda tarih, olduğu gibi bugüne ulaşmış sanki. Yeni Cami Külliyesi’nin içinde bulunan çarşı, 1663-64 yıllarında törenle açılmış ve tarih boyunca şehrin önemli ticaret merkezlerinden biri olmuş. Kumaşların, çeşit çeşit baharatın, ziynet eşyalarının ve çok daha fazlasının bir arada bulunduğu bu otantik merkezin atmosferi bizi adeta büyülüyor. İstanbul’dan ayrılmak üzere yola çıkacağız; ancak gözümüz biraz arkada kalıyor. Rehberimizle buluşuyor, daha uzun bir keşfi turunda buluşmak üzere, Touristanbul’a ve şehre veda ediyoruz. 


İkinci tur: İstanbul Havalimanı’nda buluşma

İstanbul Havalimanı
İstanbul Havalimanı

Touristanbul’un yukarıda detaylandırdığımız ilk turunda olduğu gibi başlangıç noktamız İstanbul Havalimanı. Sekiz farklı tur programı arasından kendimize en uygun olanı seçip geziye başlamak için sabırsızlanıyoruz. Tur saati geldiği zaman rehberimiz bizi Hotel Desk’te karşılıyor. İsimlerimiz tek tek okunuyor. Rehberimiz herkesin orada olduğundan emin olduktan sonra İstanbul’un en güzel noktalarını keşfetmek üzere otobüsümüze götürüyor. Böylece İstanbul’un en güzel köşelerini keşfedeceğimiz Touristanbul başlamış oluyor. 

Yedikule Hisarı, Bizans Surları, Galata Köprüsü

İstanbul Boğazı

Touristanbul maceramız meşhur Yedikule Hisarı ve meşhur İstanbul surlarıyla başlıyor. Tarihi 413 yılına uzanan Yedikule Hisarı’nın tarihini rehberimizde otobüste bize aktarıyor. Yedikule Hisarı Bizans İmparatorluğu zamanında kenti denizden gelen saldırılara karşı savunmak için inşa edilen bir yapı. Yıllar içinde yeni surlar ve kapılar eklenerek büyüyen Yedikule’de meşhur “Altın Kapı” zaferden dönen imparatorları ihtişamlı bir şekilde karşılamak amacıyla yapılıyor. Bu bilgiler ve tarihi surlar eşliğinde İstanbul’un en tarihi noktalarından birinden ayrılıyoruz. Önümüzde merak uyandırıcı pek çok durak var. 

Touristanbul’da bir sonraki durağımıza geçmeden önce; balıkçıları, altındaki sıra sıra restoranları ve Eminönü manzarasıyla İstanbul’un en ikonik duraklarından biri olan Galata Kulesi’nde mola veriyoruz. Manzarayı arkamıza alıp burada bir fotoğraf çekmeden dönmek olmaz değil mi?

Öğle yemeği ve Pierre Loti Tepesi

Pierre Loti
Pierre Loti tepesi manzarası.

Tarihi Yarımada’nın eşsiz güzelliğine karşı öğle yemeğimizi yemek üzere Eyüpsultan ilçesine gidiyoruz. İlçenin esnafıyla, minik dükkanlarıyla bozulmamış eski İstanbul dokusu gerçekten etkileyici. Sıralanmış restoranların önünden geçip turumuzun bizim için seçtiği mekâna doğru ilerliyoruz. Geleneksel Türk yemekleri ile donatılan soframızda keyifli bir yemek yiyip gezimize devam etmek üzere oradan ayrılıyoruz. 

Öğle yemeği bittikten sonra Eyüpsultan’da geleneksel Türk çayıyla keyif yapmak istiyoruz. Touristanbul rehberimiz bizi çay keyfi için ilçenin tepesinde, son derece keyifli bir nokta olan Pierre Loti’ye götürüyor. Bu tepe ismini, bir zaman İstanbul Eyüpsultan’da yaşamış Fransız yazar Pierre Loti’den alıyor. Zamanında bu tepeye çok sık gelen yazarın ismi, benzersiz bir manzarayla yaşatılıyor. 

Rehberimiz, Pierre Loti Tepesi’ne teleferikle çıkmak isteyenleri özgür bırakıyor. Dileyenler tepeye tur otobüsüyle de çıkabiliyor. Yine de biz teleferik kullanıp muhteşem Haliç manzarasının tadını çıkarmanızı tavsiye ederiz. Tepeye ulaştığımızda ise bizi bekleyen seyir terası, demli çay ve sıcacık salep tüm yorgunluğumuzu alıp götürüyor. 

Sveti Stefan Bulgar Kilisesi ve Balat

Balat
Balat sokakları.

Sıradaki Touristanbul durağımız, tüm görkemiyle Haliç kıyısında bekleyen Sveti Stefan Kilisesi. İstanbul’un en önemli tarihi yapılarından biri olan kilise, bir Osmanlı topluluğu olan Bulgarların Fener Rum Patrikhanesi’ne bağlı kalmak istememeleri üzerine yapılıyor. Kilisenin yapımı için Bulgar cemaati lideri Stefan Vogoridis’in evini ve üç binasını bağışlamasıyla 1850’de Bulgar Eksarhlığı kuruluyor. Buranın önüne de ahşaptan bir kilise inşa ediliyor ve buraya en çok bağış yapan kişinin adı veriliyor. Zamanla çok görkemli bir mimariye sahip olan Sveti Stefan Kilisesi, bizi tüm gösterişiyle uğurluyor. 

Sonrasında ise rehberimiz eşliğinde Balat’a gidiyoruz. Touristanbul’un bu ayağında rehberimiz etrafı özgürce keşfedebilmemiz için bizi serbest bırakıyor. Tepeden bizi seyreden Kırmızı Mektep’i selamlayıp Balat’ın rengarenk evlerle dolu otantik sokaklarında gezintiye çıkıyoruz. Benzersiz bir atmosfer sunan Balat; mütevazi mekânları ve özgün kültürüyle hem nostaljik hem de unutulmaz bir gezinti sunuyor bizlere.  

Veda: İstanbul Havalimanı’na dönüş

Ve keyifli Touristanbul gezimizin muhteşem duraklarını birer birer tamamladığımızda Balat’tan otobüslere binip İstanbul Havalimanı’na doğru yola koyuluyoruz. Havalimanına ulaştıktan sonra rehberimize teşekkür ediyoruz.  Ve herkes kendi yolculuğunun hikâyesini tamamlamak üzere havalimanının farklı köşelerine dağılıyor. 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir